Bellek 1.BÖLÜM – Bir Bellek Ne İşe Yarar ki?

Bellek 1.BÖLÜM – Bir Bellek Ne İşe Yarar ki?

“H.M. konuşkan bir insandı, fakat ilk tanıştığımızda tanıştığımıza memnun oldum demeden sadece merhaba dedi. Daha önce tanışıp tanışmadığımızı kestiremediği için bu tarz cümleler kurmaktan kaçınıyordu…. Taramaya gitmeden önce Çin’de olan bir doğum hakkında bir dergideki yazıyı okuyordu. Kadının ikinci bebeğiydi ve Çin’de ikinci bebek yasaktı. Bu konu üzerine biraz konuştuk. 15 dakika sonra taramadan çıktı ve okuduğun hikaye dramatik bir hikayeydi değil mi dedim. Daha önce yaptığımız konuşmayı hatırlamadığı için boş boş yüzüme baktı. Dergiyi göstererek şu Çin’deki doğumdan bahsediyorum dedim. Dergiyi açıp hikayeyi okumaya başladı.”[1]

Bugün tıp tarihinin belki de en meşhur hastasıyla tanışacağız (henüz tanışmayanlar tabii). Memento filminin de esin kaynağı olduğu söylenen bu arkadaş vefatından önce kimliğini korumak için tıp literatüründe sadece baş harfleriyle anılıyordu: H.M. 2008’de 82 yaşında vefat eden H.M.nin açık adı Henry Gustave Molaison, tabii biz tamamen üşengeçlikten dolayı yazının bundan sonraki kısmında daha meşhur ismi olan H.M.yi kullanacağız.

1933’de, H.M. 7 yaşındayken (bazı yerlerde 9 diye geçiyor hatta annesine göre daha da sonra) bisikletten düşmüş, başını çarpmış ve yaklaşık 5 dakika bilinçsiz kalmış. Bu kazadan yaklaşık üç yıl sonra ufak ufak sara (epilepsi) nöbetleri geçirmeye başlamış, bu ufak nöbetleri 16 yaşında ailesinin yanına giderken arabadayken geçirdiği ilk büyük nöbet izlemiş. Nöbetler yüzünden liseyi 21 yaşında bitirmiş. Bu nöbetlerin bisiklet kazasıyla ilişkisi olduğu kesin olmamakla beraber çoğu yerde nöbetlerin sebebinin bisiklet kazası olduğu geçiyor. Bunu da not düşeyim. Hayat nasıl da pamuk ipliğine bağlı demeden de geçemeyeceğim.

Montaj bandında işe başlayan abimizi nöbetleri yalnız bırakmamış, her gün neredeyse 10 küçük ve her hafta bir büyük nöbet geçirmeye başlamış ve bu durum hem iş hayatında hem de günlük yaşamında büyük sıkıntılara sebep olmuş.

Sara nöbetlerinin sebeplerinden biri de beyinde oluşan hasarlı dokudur ve bazı durumlarda bu hasarlı dokuyu almak nöbetlerin sayısını önemli ölçüde azaltır. H.M.nin yüksek dozda aldığı anticonvulsantlar (sara nöbetlerini kontrol altında tutmak için kullanılan çeşitli ilaçlar) da etki etmeyince son çare olarak ameliyat görülmüş. 1953’te H.M. 27 yaşındayken Dr. William Scoville ameliyatını yapmış arkadaşın.

Bu bölgede ameliyat yapmak zor bir iştir çünkü alınacak doku temporal lobun medial kısımlarına yakın, neredeyse orta beyne yakın bir kısımdadır. Neyse fazla uzatmayayım ameliyatta emme yöntemiyle hipokampüsün anterior (ön) bölgesi amigdalasının bir kısmı ve etrafındaki korteksin dokusu dikkatlice alınmış.

Henry Molaison

Şekil.1 – H.M.nin beyninden alınan kısımlar

Şekil 1.A’da alınan bölgeleri beynin alt kısmından görebiliriz. 1.B ve 1.C’de sağ kısımdakiler normal beyinde olması gereken yapıları gösterirken sol kısım bu yapılar alındıktan sonraki H.M.nin beynini gösteriyor. 1.D ve 1.E’de de normal beyin ve H.M.nin beyninin taramasını görebilirsiniz. Burada Hipokamüs (H), Entorhinal Korteks (EC), Perirhinal Korteks (PR), Amigdala (A), medial mammilary nükleus (MMN) ve Ventriküller (V) arasındaki farklar görülebilir.

Bu ameliyattan sonra H.M.nin nöbetleri önemli ölçüde azalır ve ilaçlarla tamamen kontrol edilebilir bir seviyeye gelir. Ameliyattan sonra ailesiyle yaşamaya başlar. H.M ile muhabbet etseniz muhtemelen beyninden alınan bölgelerin fazlalık olduğunu falan düşünürsünüz ta ki kısa bir süreliğine göz önünden kaybolana kadar. Tekrar geri geldiğinizde H.M. ile tekrar tanışmanız gerekir. Maalesef ki insan beyninden o kadar parçayı keserseniz sonuçları çok farklı olabilir. H.M.nin durumunda da hiç beklenmedik bir sonuç ortaya çıkıyor ve H.M.de ağır hafıza kaybı (amnezi) meydana geliyor. Her ne kadar bu durum H.M. için sıkıntılı bir durum olsa da tıp dünyası için beyin ve bellek hakkında bilinenleri temelden etkileyen bir olay olmuştur.

H.M.de ortaya çıkan amnezi anterograde amnezi olarak biliniyor, Türkçesi anterograt amnezi :). Aslında ileri dönük amnezi diye de çevirenler var ve bu tanımına biraz daha yakın. Anterograt amnezi ileriye dönük yeni anılar oluşturamama durumudur. Buna ek olarak bir de hafif retrograde amnezi denilen amnezi durumu da ortaya çıkmış, bunun Türkçesi de retrograt amnezi, yani geriye dönük amnezi. H.M. ameliyattan birkaç sene önceki anıların büyük kısmını da hatırlamakta sıkıntı çekmiş. Mesela üç yıl önce vefat eden amcasının öldüğünü unutmuş.

Bütün bunların aksine H.M. çocukluk anılarını normal bir şekilde hatırlayabiliyor. Ayrıca kısa dönemli belleği de zarar görmemiş. Bir liste verdiğinizde araya bir şey girmediği sürece tekrarlayabiliyor. H.M.nin zekası Wechsler (http://wechslertest.com) IQ testine göre 101 çıkmış (ortalamanın 1 puan üzerinde) ve ameliyattan sonra IQsu aynı teste 112 çıkmış yani yükselmiş bile biraz, bunu da nöbet sıkıntısından kurtulmasına bağlıyorlar. Dil yeteneği neredeyse hasarsız, sadece akıcılığında ufak bir problem var bir de hecelemede biraz sıkıntı yaşıyormuş. Düzlemsel algı kapasitesi hafızaya dayanmamasına rağmen biraz sıkıntılıymış, mesela karmaşık çizimleri kopyalamakta sıkıntı çekiyormuş ya da M.I.T’te bir odadan diğerine gitmesi için eline oda planı verildiğinde planı kullanıp gidemiyormuş. Bunların yanında eski evine ait zemin planını eksiksiz bir şekilde hatırlayıp çizebiliyormuş.

Ameliyattan sonra H.M. evde ev işlerine yardım eder, TV izler hatta bulmaca bile çözer. Babasının ölümünden sonra rehabilitasyon merkezine gider ve burada basit tekrarlı işler yapmayı öğrenir. Yavaş yavaş annesi de onunla ilgilenemeyecek duruma geldiğinde bir bakım evine yerleşir. Burada da günlük sosyal aktivitelere katılıp, zorlu bulmacalar çözer. Rastgele yemek istemez veya yatağa gitmez günlük aktivitelerinin hepsinde emirlere uyar. H.M. hafızasındaki bozukluğun da farkındadır, bazen hatırlaması gereken zor bir şey sorulduğunda “hafıza problemim olduğunu biliyorsun” şeklinde cevap verir. Herhangi bir kelime listesini ezberlemek yada etrafındaki insanların yüzlerine aşina olmak H.M. için imkansız görevlerdir. Yani herhangi bir şekilde yeni bir anı oluşturmak H.M. için imkansızdır.

Bu durumun bazı istisnaları da mevcut tabii, mesela sensorimotor yetenek diye bilinen ve kabaca tekrarlı iş yapma yeteneği olarak bilinen yeteneği edindirmeyi hedefleyen mirror-drawing (elinin aynadan yansımasına bakıp çizim yapma) adı verilen bir testte kişi koltuğa oturur ve iç içe geçmiş iki adet yıldızın bulunduğu bir kağıdın ve kendi elinin aynadaki yansımasına bakar. Buradaki görev iki yıldız arasına çizgi çizmektir. Yıldızlara her çarpıldığında hata yazılır. Biraz basit gibi görünmesine rağmen normal katılımcılar birkaç denemeden sonra anca işi çözebiliyorlar. H.M. de bu görevi çok çabucak öğrenmiştir, ilk testinde 30a yakın hata yapmasına rağmen üçüncü günün sonunda bu hatalar 5in altına düşmüştür.

Her ne kadar yeni bir iş yapmayı öğrenmiş olsa da H.M testi ikinci defa yaptığında, testi ilk defa yaptığını iddia etmiştir. Aşağıdaki videoda testin bir örneğini görebilirsiniz.

“Bakım evine giderken McDonald’sın yakınlarında yemek için durdum çıkışta elimdeki kahve kutusunu panele yerleştirip H.M.yi arka koltuğa oturtup yola koyuldum. Birkaç dakika sonra H.M. kahve kutusunu fark etti ve ‘Hey çocukken John McDonald diye bir arkadaşım vardı’ dedi ve arkadaşı ile yaşadığı maceraları anlatmaya başladı, ben de birkaç soru daha sordum ve çocukluk dönemi anılarının detaylarına şaşırdım. Bir süre sonra hikayeler bitti ve H.M. yolu seyretmeye devam etti. Birkaç dakika sonra H.M. panele baktı ve ‘Hey çocukken John McDonald diye bir arkadaşım vardı’ dedi. Ben de demin anlattığı şeylerle örtüşüp örtüşmediğini test etmek için sorular sordum. H.M. biraz önce aynı şeyleri anlattığından haberi olmadan olayları az çok aynı şekilde tekrar anlattı. Birkaç dakika sonra konuşma bitti ve H.M tekrar yolu izlemeye devam etti. Birkaç dakika sonra H.M tekrar konsola baktı ve ‘Hey çocukken John McDonald diye bir arkadaşım vardı’ dedi. Tekrar aynı konuşmayı bir kez daha yaptıktan sonra kahve kutusunu koltuğun altına attım.” [2]

Uzun yıllar boyunca H.M ile çalışan Dr. Brenda Milner’ın onunla her karşılaştığında kendisini yeniden tanıtması gerekmiştir. Eğer kendisine bir sayıyı aklında tutmasını söyleyip birkaç saniyeliğine konuyu değiştirip aklında tuttuğu sayıyı sorduğunuzda sadece sayıyı değil ayrıca aklında sayı tutması gerektiğini de unuttuğunu görürsünüz.

Bu hafıza kaybının hiç mi iyi yanı yok arkadaş dediğinizi duyar gibiyim, var: H.M. aynı dergiyi aynı heyecanla defalarca okuyabiliyordu. Fakat bunun tersi olduğu durumlarda da aynı döngü mevcuttur, mesela amcasının öldüğü söylendiğinde çok üzülüyor daha sonra konuşma arasında amcasının ne yaptığını soruyor ve öldüğünü duyunca yine 5 dakika önceki gibi çok üzülüyor, neyse ki bu üzüntü de fazla sürmüyor.

Peki H.M. neden bu kadar meşhur? H.M.nin bu kadar meşhur olmasının ve bu kadar çok incelenmesinin en önemli sebebi şudur: o zamanlar farklı kortikal bölgelerin belirli algısal ve bellek fonksiyonlarını beraber gerçekleştirdikleri, algının ve belleğin beyinde yayılı şekilde var olduğu ve ayrılamaz olduğu görüşü yaygın idi fakat H.M. bu durumun hiç de öyle olmadığı göstermiştir. Yani H.M. günlük olayları hemen unuturken, yukarıda sensori motor diye bahsettiğimiz yetenekleri edinebiliyor. Yani belleğin bütün özellikleri bir anda yok olmamıştır.

İnsanın kendisini H.M.nin yerine koyması gerçekten zor bir şey. Anlatılmaz yaşanır denilen tecrübelerden bir tanesi. Ben de bir keresinde halı saha maçında başımı çarpıp, nerede olduğumu ne yaptığımı unuttuğum/bilmediğim bir tecrübe yaşamıştım. Çok muazzam bir andı ve Allahtan kısa sürdü. Yazının başındaki anlatılan olayda muhtemelen H.M. dergiyi ikinci sefer okuduğunda yine ilk seferki gibi şaşırmıştır, nasıl da garip bir durum her ne kadar H.M. durumun garipliğini anlayamasa da. Neyse H.M.nin durumu yazıya dökemeyeceğim düşünceler canlandırıyor kafamda o yüzden burada bırakalım.


[1] How We Remember Brain Mechanisms of Episodic Memory (2011)

[2] The Cognitive Neuroscience of Memory An Introduction (2002)


Notice: Trying to access array offset on value of type bool in /home/na98a25/public_html/wp-content/plugins/bridge-core/modules/shortcodes/shortcode-elements/_social-share/templates/social-share.php on line 124

Notice: Trying to access array offset on value of type bool in /home/na98a25/public_html/wp-content/plugins/bridge-core/modules/shortcodes/shortcode-elements/_social-share/templates/social-share.php on line 137
Hiç yorum yok.

Bir Yorum Yaz